NEYİ, NASIL, NİÇİN OKUMAK?


"Bu ülke, bu halk okumuyor." diye kim söylemiş?

 Ön yargı hastalığıyla "niyet okuyan", nefislerini doyurmak için masum ve gariplerin "canına okuyan", millete "meydan okuyan", "hariçten gazel okuyan", en ufak bir menfaatine dokununca "beddua okuyan", hayata “lânet okuyan”, şeytana "rahmet okuyan" az mı bu ülkede?
   
Okuma çeşitleri bakımından zengin bir ülkede yaşıyoruz! İyi günde şükretmeyi unutttuğu Yaratana bir sıkıntıya düştüğünde "dua okuyan", Kur'an surelerini sadece “ölüler için okuyan”; düzgün fiziği, bozuk kimyası ve karga sesiyle şöhret olmak için "şarkı ve türkü okuyan", resmî törenlerde yırtınırcasına “şiir okuyan” ne kadar da çok insan var değil mi bu ülkede?

 “Bu ülke okumuyor.” diyenler ne kadar da yanılıyorlar! İcrada ödenmemiş çek ve senetleri okuyan, mahkemede iddianame ve savunma okuyan, okulda ders kitabı ve sınav kâğıdı okuyan, dershanede test kitabı çözüp okuyan, evde ve büroda fatura, futbol ve magazin okuyan insan, ne çok. Bizim ülkemizde diploma ve kariyer için de okuyan çok. Fizik, kimya, matematik, tıp, ekonomi, siyaset, sanat, basın, felsefe, sosyoloji, tarih, edebiyat, ilahiyat vs bölümlerinde okuyan da çok maşallah.

Demek ki bu ülkede herhangi bir şeyi herhangi bir şekilde “okuyan” çok ama insan ve kâinat kitabını aşkla yani "yaratan Rabb'in adıyla oku"yan okuyan pek yok. Kâğıtlara basılı ufuk açıcı, nitelikli, eğitici adamlık kitapları; edebî, tarihî, dinî, felsefî, kültürel kitapları da şuurla okuyan pek yok! Sayıları çok az olan kitap okurlarının birçoğunun okumaları da ne kendilerine ne de topluma bir fayda sağlıyor. Çünkü "yaratan Rabb'in adıyla" bilinçli okunmayınca kitaplar, insan ve kâinat kitabı da genellikle doğru okunamıyor. Değil midir ki “bütün kitaplar, yalnızca o kitabı anlamak için okunur?

Harfleri ve kelimeleri okuyoruz ama sevgilinin aşkla yazdığı “hayat pusulası”nı aklıselim ve gönül gözüyle okuyamıyoruz. Yüz elli yıldır da “kültürden irfana” yolculuk edemiyoruz bir türlü.

Kendini ve Hakk’ı bilmeyince de okumanın bir anlam ve kıymeti kalmıyor. “Oku!” emriyle başlayan ilahi kitabın muhatapları, okuma özürlü. Okuyanlar da neyi, nasıl niçin okuduklarından habersiz. Okuyanların çoğu, ya nefislerinin esiri ya da kapitalizmin hizmetçisi. Bu yüzden de bilinçsiz okumalar, insanları “aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi” kılamıyor maalesef! Hakk'ı ve hakikati bilmeden okuyanların, ne kendine ne de milletine bir faydası var. Çünkü "yaratan Rabb'in adıyla" bilinçli okunmayınca kitaplar, insan ve kâinat kitabı da genellikle doğru okunamıyor. 

Bazı insanlar, hakiki okumadan uzaklaştıkça milletin ve tabiatın canına okuyor. Allah, Kur’ân-ı Kerim'de ilmiyle amel etmeyenleri "kitap yüklü merkeb"e benzetiyor. Neyi niçin ve nasıl okuması gerektiğini bilseydik tefekkür eden, sorgulayan, eleştiren, sağduyulu, irfan sahibi, erdemli, şuurlu bir millet olabilmeyi de başarabilirdik.

Neyi, hangi kitapları okuyacağız peki? “Bestseller denilen kitle avcısı” kitapları mı? “Kitap kılıklı kitabeleri” mi? Nurettin Topçu’nun da çok güzel bir üslupla ifade ettiği gibi “Bize bütün hareketlerimiz için değer ve kaide sunacak, sokak satıcısından siyasiye, doktordan gazeteciye, çocuktan ihtiyara kadar hepimizin yaşayışına ruh ve mana katacak, anlaşılmış, sistemleştirilmiş, hikmetleri, bütünün birliği içinde saklayarak her âleme pencerelerini açacak, büyük mektebin temel hakikatlerini ihtiva eden bir kitaba muhtacız. Bu kitap Kur'an'dır.” 

Çağları ve gönülleri kucaklayan kitaplar, en sevgilinin, yüce Mevla’nın kitabından ışık ve ilham alan kitaplardır. İnsanlığı cennetten selam gönderecek o “kitabın ruhu”na döndürmek gerek.

İslamî edebiyatımızın ve aşk medeniyetinin zirvelerinden olan Yunus Emre; irfanla okumayı, okumanın anlam ve gayesini yüzyıllar öncesinden sade, veciz ve akıcı bir şekilde şöyle terennüm etmiştir:
“İlim ilim bilmektir 
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin 
Ya nice okumaktır.

Okumaktan mânâ ne 
Kişi Hakk’ı bilmektir 
Çün okudun bilmezsin 
Ha bir kuru emektir.”

Ahmet SEZGİN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEHMET AKİF ERSOY’UN HASTALIĞI VE ÖLÜMÜ

ŞİİR SÂHİLİNDEN DİPNOTLAR / Yeni Şiir Gündelikleri II