Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
DAĞINIK SAÇLI ADAM - Vefatının (26 Haziran 2003) 9. yılında Alâeddin Özdenören’e - Veli ABA  Balıkesir’de bulunduğum yıllardı, canlıların bedenine yeniden su yürüdüğü bahar mevsiminde, bir cumartesi günüydü. Kent merkezindeki evimden, kaçarcasına çıktım. Yürüyerek kütüphaneye giderken, gayri ihtiyari ayaklarım beni, kentin kapkara beton duvarlarına inat, kışın soğuklarını yeni savuşturmuş çiçeklerini ve dallarını açmış asırlık ağaçları olan parka götürdü. Güneş ışıkları, parkı bir şemsiye gibi kaplamış ağaç dalları arasında kaçamak bir bakışı andırırcasına, çimlere bir buse gibi konan su damlacıkları ile buluşuyordu. Ve çılgınca o çimlerde yatıp yuvarlanmak isteğime zor engel olabildim. Yol bir hayli uzun olmasına uzun da,  dostlarımla buluşacak olmanın heyecanı ve arzusu yollarımı kısaltıyordu ya da bana öyle geliyordu. Parkta ağaçlarda geceleyen yorgun kuşlar, sabahın geçtiğini kuşluk vaktinin olduğunu haber veriyordu. Ses tellerindeki gıcığa aldırmadan ha bire uyu
Resim
YALNIZLIK, BAHÇE VE İSTİSNALAR ÜÇLEMİNDE ÖMER AKSAY’LA MÜLAKAT   Ahmet DOĞRU Kısa Biyografi: Ömer Aksay, 1961 Maraş doğumlu. Öğrencilik hayatı İstanbul'da geçti. Marmara Üniversitesi AEF resim bölümünü bitirdi. İstanbul'da çeşitli reklam ajanslarında grafikerlik yaptı. Nuri Pakdil'in verdiği Bilâl Cerîr ismiyle, Edebiyat dergisinde 1982'den 1984'te derginin kapanışına kadar yayınlanan şiirleriyle yer aldı. 1993'te İkindiyazıları dergisinin editörlüğünü üstlendi. 2006'da tek sayıda kalan Taşra'nın Dış Duvarı dergisini çıkardı. Birçok dergide yazdı ve yazmaya devam ediyor. İlk şiir kitabı Eski Bir Yalnızlık Dilinde 2002'de yayınlandı. Daha sonra Bahçe'nin Epik Sürgünü (şiir, 2008) ve Kaideyi Bozan İstisnalar (deneme, 2012) kitapları okurlarla buluştu. Şairler “yalnızlık” kavramını severler. Mesela Cemal Süreya “Ben neredeysem, yalnızlığın başkenti orasıdır” der. Oysa Eski Bir Yalnızlık Dilinde deki yalnızlık, kavramın ötesinde bi
Resim
YÜREĞİNİZ KARELERE SIĞMIYOR* Tayyip ATMACA İnsan ömründe 28 yıl ne ki; göz açıp kapayıncaya kadar geçip gidiyor. Ölümlü olan şu dünyanın gök kubbesinde bir hoş seda bırakmak için çabalayıp duruyorsunuz değil mi? Emekli olunca çekip başka bir şehre gidebilirdim. Ama olmadı. Osmaniye sevdası, insanı başka bir yere gönderir mi? Osmaniye'nin şehirleşmesinde bizim de sofrada bir tuzumuz olsun diye, Osmaniye Kültür ve Turizm Derneği'ni kurdum. İşte, bu insanların bazıları kültür adamı, bazıları da namzetti. Yine bu arkadaşların bir kısmı ile yıllar önce Merkez Ortaokulu salonunda bir şiir sergisi açmıştık. Bu, o toplantıların ikincisinden sonra çekilmiş. Muhtemelen bir dergi çıkarma düşüncesi ile bir araya geldiğimiz arkadaşlar, bunlar. Aklımda kaldığı kadarıyla bu arkadaşları birlikte tanımaya çalışalım. Önce oturanlardan başlayalım isterseniz: Sol başta; Salih Bey, ona “Hocaların Hocası” derlerdi. Osmaniye'den trene biner, İstanbul'a varıncaya kadar ezbere şii