ŞİİR SÂHİLİNDEN DİPNOTLAR / Yeni Şiir Gündelikleri II
“Bu yıl gene güz Geçer gibi bir savaşın çatı katından” (Sezai Karakoç, Güz Anıtı, 1965) Güz, pek tercih etmediğim bir kelime; hazan, daha yakın gibi gelse de bana, daha yüklü çağrışımlara sahip olsa da, sevdiğim bir kelimedir özellikle: Güzün. Rebîülevvel, Rasûlallah’ın hem dünyayı şereflendirdiği, hem de dünyayı terk ettiği ay: Hem baharın müjdesini, hem de baharın hüznünü taşıyor. Bu sene devr-i daim sonucu Rebîülevvel de Rebîülâhir de güze denk geldi. “Devri şaşırdın mı nedir ey zaman Fasl-ı bahârında bu hükm-i hazan” diyor Muallim Nâci. Öncekiler, dünyayı “hazangâh” olarak tanımlıyorlardı. Hazan görmüş yer, sonbahar geçirmiş, solmuş sararmış yer, onlar için dünyanın en uygun resmiydi. Fakat bizler artık mevsimlerini bile şaşırmış, mevsimlerinin fenalıklarına mâruz kalmış bir vaziyetteyiz. Mevsimin bize attığı çentiğin farkındayız, ama hangi mevsim attı, işte onu farkedemiyoruz. “Farkederiz üstümüzde bir çentik hangi mevsimden acaba” (İsmet Özel, Mevsimlerin İnsana Yaptığı Fenalık